1993 Yılı 1-4 Temmuz da düzenlenen Geleneksel 4. Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri kapsamında programa göre 1. ve 2. gün Sivas merkezde etkinlikler Kültür Bakanının konuşmasıyla başlayıp, ozanlar anıtının açılışı yapılarak, il valisi konuşma yaparak, il kültür müdürü tertip komitesi üyesi olup, devletin mekanları kullanılarak devletin polisi ve askerinin korumasında , yasalar çerçevesinde yasal, legal, meşru ve haklı bir zeminde bir etkinlik düzenleniyordu. Üstelik devletin organlarıyla birlikte düzenleniyordu. Bunun nizamını sağlamak devletin birinci göreviydi.
Sivas katliamı bir Alevi – Sünni çatışması değildir.” Bu laik ve laiklik karşıtı güçlerin öteden beri var olan çekilmesinin kanlı biçimde topluma yansımasıdır. Demokrasiyi tehdit eden şeriatçı güçlerin Cumhuriyete meydan okumasıdır.”
Bu katliamda çatışma yoktur. Şeriatçıların ” şeriat devleti ” isteyerek aydınlara saldırmasıdır.
Yerel basının yayınlarıyla ve dağıtılan birinci ve ikinci bildirilerle halk tahrik edilerek tertipli bir organizasyondur.
2 Temmuz Cuma günü camiden çıkanlar bilinçli bir yönlendirmeyle toplanarak önce Kültür Merkezine saldırıp ozanlar anıtını parçaladıktan sonra ” şeriat istiyoruz, Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak ” naralarıyla Madımak Oteli’ ne yönelmişlerdir.
8 saat boyunca devleti teslim alan şeriatcılar güçlü bir prova gerçekleştirirken devlet seyirci kalmıştır.
Günün Cumhurbaşkanı; halkımla polisimi karşı karşıya getirmeyin talimatını vermiştir.
Günün Başbakanı;Van’ daki otel yangınıyla Madımak katliamını biri birinden ayrıt etmeden, dışarıdaki halkımıza bir saldırı olmamıştır, çok şükür dışarıda ki halkımız bu yangından zarar görmemiştir diyebilmiştir.
Yak ula yak !
Bu azmettirici çığlıklarla oteli ateşe verdiler.
Olayı görüntüleyen İhlas Haber Ajansı kameramanları o yangın anını çekerken ” hayatımın en güzel filmini çekiyorum ” diyerek yayınlamışlardır.
Emekten,emekçiden, halktan yana, barışı, demokrasiyi, insan haklarını, soyguna, talana karşı, emperyalizme, kapitalizme, faşizme karşı olan aydınları yaktılar.
Tek suçları bastırılmış, susturulmuş, sindirilmiş olmanın çelik çemberini yırtıyorlardı.
Ölümle kalım arasında bir cam vardı. Camın beri yüzü ölüm, diğer yüzü kalımdı
Anadolu kültür bahçesinin has meyvelerinden birisi de ” Kamil insanın ölmeyeceği, don değiştireceği ” şeklindedir. Bu açıdan baktığımızda 35 aydın insan ölmedi.
Ölür ise ten ölür
Marifetli can erenler canıdır
Marifetsiz can hayvanlar canıdır. diyor Aşık Hüdai
Ölümün eşiğinden dönen Lütfiye Aydın, bizi yakanlar için bile üzülüyorum. İnsan böyle bir ayıpla nasıl yaşar. Sevdiğine nasıl sarılır, çocuğunun başını nasıl okşayabilir, lokmalar nasıl olurda boğazına dizilmez ?
Yanmak, yakan olmaktan daha kolaydır belki de…( tabi insan olan anlar bunu ) demiştir.
Madımak şehitlerinin en genci olan ( 12 yaşında ) Koray Kaya ve Menekşe Kaya’ nın ananelerine muhabir sorar, çocuklarını yakanları assınlar mı ?
Verdiği cevapta :
Hayır asmasınlar… Onlarında anneleri vardır…
Yani istesek de unutmak mümkün değil 2 Temmuz 1993 ‘ ü
Ne var ki hiç bir ah, şehitlerimizi geri getirmiyor.
Ateşle başladı uygarlık
Şehir yaktılar
Kitap yaktılar
İnsan yaktılar. Yananlara selam olsun…
Kaynak: Sivas Katliamı ve Şeriat
L. Kaleli