Yaşamın içinde yaşam kadar gerçek olan ve madalyonun diğer yüzünü oluşturan da ölümdür. Yaşam ve ölüm birbirlerinin ikizleridirler. Yaşama sevdalı ve yaşamın tüm canlılar için daha güzel olması için mücadele eden bizleri an geliyor yüreğimizin taaa orta yerinden vuruyor. Yüreğimizi yangın yerine çeviriyor. Ölümünü bir türlü kabullenemeyeceğimiz yakınlarımızı alıp yaşamımızdan koparıyor.
Gidenler ki bizim yaşamımız içinde güzelliktiler, yaşamımızın dayanma sebebiydiler. Kötü günümüze dayanma gücüydüler. Her şeye rağmen varlıkları ile sevgiyi, dostluğu, yoldaşlığı vb. üretirlerdi. Gidişlerini bir türlü kabullenmek istemeyiz.
Gidenler bazen üstümüzde büyük emekleri olan aile büyüğümüz, bazen kardeşlerimiz, evlatlarımız, yoldaşlarımız olabilirler. Bir yerde çocukluğunu, gençliğini, olgunluk ve sonrasında da yaşlılığını yaşamış birinin bedeninin artık yaşamın yükünü taşıyamaz hale gelmesi ile göçmesini kabullenmek daha kolaydır. Ölüm geçlere yakışmamaktadır. Zor olan evlat acısıdır- geçlerin ölümüdür. İnsanı yaşama isyan ettirecek noktaya getirir. Yüreğimiz burkulur acımız tarifsiz olur.
Yasını tutmaya başlarız kaybettiklerimizin. Bir müddet acının pençesinde kalırız. Ancak bu yasın kısa bir süre sonra tahrip edici etkisinden kurtulup yeniden yaşama dört elle sarılanması gerekmektedir. “Ölenle ölünmüyor” gerçeği kendini dayatmaya başlar. Çünkü geride kalanların sorumluluğu acının çaresizliğini alıp götürür. Geride kalanlara destek olmak yaşama kaldığı yerden devam etmek ve sorumluluklarımızın bilincini ön plana çıkarmak gerekir.
Kaybettiklerimizi çok seviyoruzdur. O sevgiyi daha da büyütüp geride kalanlara paylaştırmaktır marifet. Anamızı kaybederiz. Bir müddet sonra ona olan sevgimizi binlerce Anneye bölüşüp binlerce yeni Anneye ulaşabilmek… Çocuğumuzu kaybederiz o acıyı sevgiye dönüştürüp binlerce çocuğa bölüştürebilmek… Artık dünyanın bütün çocuklarını kaybettiğimiz evladımız yerine koymaktır marifet. Acının pençesinden kurtulup yeniden aşkın- sevginin gürül gürül akan pınarı olabilmektir marifet. Yıkılmaz bir Çınar gibi yeniden fırtınalara direnmeye dönmektir marifet… Gençlerimize kaldığı yerden bildiğimizi aktarabilmek…
Evlat;
Olacaksan şu Cihan’da,
Ulu bir Çınar olmalısın,
Gölgen yaşama kol kanat gersin.
Olacaksan şu Cihan’da,
Yüce bir dağın zirvesi ol,
Senden sırtını dayayıp güç alanlar olsun.
Unutma
Ne Çınar’lar kolay kolay devrilir.
Ne de yüce dağlar yıkılır.
Aşk ile.
Hazırlayan ve Yazan: Veli Balaban, Paylaşan: Selahattin Arslan