Rızkını elde etmek için elbisenin kirlenmesinden utanma. Bu elbisenin şık olup, seni başkasının beslemesinde daha iyidir.
Nuna Dene; Kırmancı’da borç alınan ekmektir.
Evinde ekmeği biten, çocuğu bir komşuya gönderir; komşuya giden çocuk “maamı nuna dene wazena” (annem borç ekmek istiyor). Komşu tereddütsüz ekmeği verirdi. Aynı gün veya ertesi gün ekmek pişirildiğinde ivedilikle
“Nuna Dene” gönderilirdi.
Yaşamın her alanında, insan ilişkilerinin tamamında bir gerçek var ki insanlar aldıklarında mütevazi, verdiklerinde gururludurlar. Bu duygu borç alınan ekmekte “bayat ekmek aldık, taze ekmek verdik” şeklinde yansıması olurdu.
Komşu komşudan yalnız ekmek ödünç almazdı; köy yaşamında ihtiyaç duyulan her türlü nesne istenir ve alınırdı.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır” ata sözü yaşamın süzgecinden geçirilerek anlamlandırılmıştır.
Çocuklar biri birlerinden “kemikten aşık” dediğimiz oyuncakları ödünç alırlardı.
Anneler; İplik (kuka), yumurta, bir tutam çay, şeker (kıtlama) sayıyla, elma istenirdi; elma deyip geçmeyin “Bir elma gönül alma” hasta ziyaretinde, önemli bir sorunu hal etmekte, bir husumeti bitirmekte, hayırlı bir işi başlatmakta bir elma olmayanı oldurur, zoru kolaylaştırırdı.
Alevi geleneğinde, Cebrail tarafından Hz. Ali’ ye cennetten getirildiğine inanılan kutsal bir meyvedir elma. Elmaya yüklenen anlam üreme, bereket, evlenme, ant-yemin, sevgi, kısmet, koruma gibi pek çok alanda mitolojiyle ilişkilendirilmiştir. Bu öneminden dolayıdır ki evliliklerde damat tarafından gelinin başına elma atılırdı.
“Bir elmanın iki yarısı” denir. Elma sevgiyi de sembolize etmektedir.
“Hamurunda sevgi olan her eylem hayırlara vesiledir”
Köy yaşamından ayrıldık; şehirlere, ülkelere dağıldık. Çeşitli coğrafyalardan, çeşitli ırklardan ve inançlardan insanlarla aynı çatı altında komşu olduk. Hangi birimiz çocuğumuzu komşuya borç ekmek almaya gönderebiliriz. İnsanlar köklerinden kopunca tıpkı meyve ağacı gibi tutmaz. Ordadır, oraya ait değildir. Ordadır fakat boşlukta kalmış bir mazlumdur. Sım sıkı bağlayan bağları yoktur. Yel estiğinde savrulmaya müsaittir. Ne demişler “taş yerinde ağırdır”
Yaşam tarzı, aynı duyguları paylaşanların, içsel eleştirenlerin arasında anlamını bulur.
Şehir hayatının da kendisine öz ödünç kuralları ile tanıştık; bakkallardan ödünç (veresiye) alışverişle başladı, senetle çekle devam etti, teknolojiyle birlikte kart ile ödünç (taksitli) işlemler hayatımıza girdi. Birde baktık ki şehir hayatında her şey ödünç olmuş. Nişan düğün ödünç, ölüm cenaze ödünç, sosyal ilişkiler gelişti etkinlik davet ödünç, sosyal medya hayatı bir taraftan kolaylaştırırken diğer taraftan ödünç alanlarını oldukça genişletti. Mesajları paylaşmak, iletileri desteklemek, emoji ile onaylamak “Sanke Nuna Dene”
“Nuna Dene”; aynı zamanda bir öğretidir. Aldığını geciktirmeden vereceksin, borcuna, sözüne sadık olacaksın.
“Nuna Dene” ibarettir, derstir, öğüttür, nasihattir. Alın teri dökerek, emek vererek kazandıklarının kıymetini bilmektir.
“Nuna Dene” açlık ile tokluk arasındaki ince çizgidir. Bu ince çizgiden geçenler bu duyguyu anlayabilirler.
Büyüklerimiz şöyle dua ederlerdi ” Allah’ ım kimseyi açlıkla terbiye etme. . . “
Hazırlayan ve Paylaşan: İsmail Taş